8 Ocak 2014 Çarşamba
Ölümse ölüm! Yaşamsa yaşam!
Sabahlara kadar yazmak istiyorum
Anlatmak her şeyi,herkese,her zerreye
Her anının, her acının en derinlerine
İnip inip nasıl boğulduğumu hissettirmek!
Sonra çıkıp tabutuma bir çivi daha çakıp
Her nefeste biraz sen biraz ben olmak…
Ve boyamak istiyorum ruhumu gökkuşağı kalemiyle
Saklı zindanlarımdan çıkarıp herkesten gizlice
Sıyırıp atıp üzerimden ağır, paslı zırhımı
Sonra taşa saplamak gururdan kılıcımı…
Yağmur olsam azıcık düşsem dudaklarına
Yada güneş olup bir an ısıtsam ellerini
Ağacın arkasında sobelenen küçük bir kız çocuğu
Bazen kasırga olup yıkmak istiyorum lanet olası duvarları…
Kuş uçmaz kervan geçmez yollarda çıplak ayak
Saçlarımda özlediğim denizlerin yıldızı
Üzerine uzandığım çimen gibi huzur kaplasa
Bir balıkçı teknesine konuversem düş olmasa…
Biraz şımarık biraz asi çırpsam kanatlarımı
Uçmak istiyorum duymadan içimin çığlıklarını!
Bir ucundan tutmak yırtılan zamanın
Dikmek elbisesini korkusuzluğun
Derken dikilsem karşısına kırılan hayallerimin
Dağ gibi, kaya gibi eziversem bir darbede…
Varsın karaya vurayım sarhoş bir balık gibi
İstiyorum;
Ölümse ölüm
Yaşamsa yaşam
Beni!
NİLGÜN VURGUN
7 Eylül 2011, 23:00
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder