-BİR MEKTUP-
Ellidört
yaşındayım.Şu an nerede olduğumu, nasıl olduğumu ne soran var ne bilen.Yıllar
evvel di: Henüz yirmibeşimde ,gençliğimin en güzel günlerinde geziyor,
eğleniyor,geleceğe dair en pembe hayalleri kuruyordum.Ailem özellikle de babam
şu an ki düşünceme göre aslında sevmekten ziyade sadece aklındaki hayırlı oğul
olmam için uğraşıyordu.Devlet okuluna hiç gitmedim,kolejlerde büyüdüm.Liseyi
bitirdikten sonra yine bir devlet üniversitesine gitmedim, kazanamadım.Sınavlara
zaten hiç çalışmamıştım.Ne gerek vardı ki ,babamın yeterince parası vardı nasıl
olsa.Özel bir üniversitede istediğim bölümde okuyabilirdim.Ben hep iyi bir
heykeltıraş olmayı hayal ederdim fakat babam mühendis olmamı ve onunla birlikte
çalışmamı isterdi.Onun isteği oldu elbet.Mühendislik bölümünde okumaya
başladım.Ailemden ayrı eve çıktım ikinci sınıfa gittiğim sıralarda.O dönemlerde
alkole düşünlüğüm gittikçe artmaya başladı.Her gece ya evde parti veriyor, ya
başka partilere katılıyor yada öyle avare avare gezip dolaşıp dağıtıyordum.Bazı
sabahlar hiç tanımadığım kadınların yanında uyanıyor, bazı sabahlar
kendimden midem bulanıyordu.Aslında çoğu
zaman sakin ve uysaldım.Fakat sanki yayın içinde öyle gerilip gerilip durmuş ve
yaydan kurtulur kurtulmazda son sürat fırlamış giden bir ok gibiydim.Babam beş
vakit namazında dinine bağlı bir adamdı.Fazla konuşmaz, konuştuğunda da hafif
otoriter tavrıyla kısa cümleler kurardı.Benden iki yaş küçük kardeşime
bakışları bile bir başkaydı.Bunu o gençlik zamanlarımda değil bugün bu yaşımda
dahi aynı şekilde düşünecek kadar iyi biliyordum.Kardeşimi çok seviyor, daima
onunla meşgul olmaya, korumaya, destek olmaya çalışıyordum.O benim aksime
alkolden,eğlenceden,gece hayatından hiç hoşlanmazdı.Bende elimden geldiğince
onu uzak tutmaya çaba göstermiştim.Bir de sevgilim oldu nihayetinde çılgınca
sevdiğim ve bana sevgisinden zerre şüphem olmayan.Kumral saçları gözleriyle
aynı renk gibiydi.Öyle derin bakardı ki gözlerimin içine, korkardım birgün
mahrum kalırsam o bakışlardan kör olurum diye.Işığımda o , aydınlığımda o
olmuştu.Bir gece onu kardeşimle tanıştırmak için dışarı yemeğe çıkmıştık.Sadece
ben birkaç kadeh içmiştim.Dönüşte arabayı kardeşim kullanıyordu bu
yüzden.Önümüzde giden araç trafiği altüst ediyordu.Sağa sola ani hareketleriyle
neredeyse kazaya sebep olacak derken aniden bizim arabanın aynasını kopararak
yanımızdan geçti.Kardeşim sadece “ Allah ıslah etsin” dedi fakat ben camdan
dışarı başımı çıkarıp avazım çıktığı kadar bağırıp hakaret ettim.Onunda camı
açıktı ve söylediklerimi duymuş olacak ki direksiyonu kırıp yolumuzu keserek
bizi durdurdu.Kardeşim bana “ Sakin ol abi lütfen “ diyordu.O arabanın içinden
bir adam indi bize doğru gelirken ben de arabadan inip ona doğru gitmeye
başlayınca kardeşim ve sevgilimde peşimden geldiler beni arabaya geri getirmek
için.Derken adam silahını çıkarıp hepimize ateş etti ve arabasına binip hızla
uzaklaştı.Herşey birkaç saniye içinde olmuştu.Gözlerimi açtığımda
hastanedeydim.Kardeşim göğsüne isabet eden kurşunla ölmüş, sevgilim komadaydı.Ben
ise omuriliğim hasar gördüğü için felç olmuş artık yürüyemiyordum.Sevgilim
de iki gün sonra öldü.Annem evladını
kaybetmenin acısına dayanamadı ve birkaç ay sonra vefat etti.Babamı ise bir
daha hiç görmedim.Birkaç defa görmek istediysemde benim gibi bir oğlu
olmadığını söyleyerek beni kovdu.Okul hayatım, hatta bir hayatım bile
kalmamıştı artık.Şu an tek başıma tek odalı köhne bir evde tam otuz yıldır hergün
vicdan azabı ve benim yüzümden ölen kaybettiğim sevdiklerime bir an evvel
kavuşabilmek için dualar ederek günlerimi geçiriyorum.Gündüzleri beni
görürsünüz belki Beyoğlu’nda İstiklal’de kağıt mendil satıyorum benim gibi
ağlayanlar gözyaşlarını silsin diye,yada birkaç satır içini akıtabilsin diye
tükenen tükenmez kalemler.Benim gibi tükenmiş tükenmez kalemler…
Okuduğunuz hikayeden sonra mutlaka 2. hikayeyi de okumanızı tavsiye ederim.Bağlantıyı okuduğunuzda daha iyi göreceksiniz..
NİLGÜN VURGUN

Gerçekten çok güzel ve gerçek hayatın içinden olmuş :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim Ebru'cumm
YanıtlaSil