Sayfalar

7 Ocak 2014 Salı

...3

...



kafanın içindeki kıvrımlarda gezinen  yılanlar
sesin, sözün bittiği ,suspus gürültülerde kemirmeye başlar
ne bir dokunuş,ne tek kelam yoksa serde,
başlar kalemler yılanları ezmeye kaldığın yerde...
susarsın!
susmanın hazin dehşetiyle sarsılarak,
kıvrılarak çift kişilik koltuğuna tek kişi,
sığmayarak şehrine,içine soprano ruhun,
ve tren garında kalan gözyaşının ıslattığı koltuğun...
hiçbirşeyi olmanın azametiyle ,
hak tanımayan "bilmiyorumlar" da boğulur zihnin
tükettikçe renkleri bir bir içinde
boşlukta titreyen elini diğeriyle sararsın...
söz verilmiş bir gün umut kırıntısı olsa da,
o günün senin için olmayışını anlayınca susarsın!
harabe bir mahzen gibi bakışların,
köhne bir gecekondu cılızlığında anlarsın haykırışın!
hastane duvarlarında terkedip gidenler
suskunluğun olur başkaları konuştukça
suskunluğun olur trenler,koltuğun,gözyaşın
ve duvarlar birbirine karıştıkça...


                          NİLGÜN VURGUN
                         15 Aralık 2010, 15:16

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder