Gülümsemek...
Dudakların hafifçe hoş bir biçimde iki yana kıvrılması gibi tarif
edilse de daha derin anlamlar taşır gülümsemek.
Birçok arkadaşlık, dostluk hatta aşk gülümsemekle başlar...
Öyle sihirlidir ki dudakların kıvrılması her kıvrım ayrı mana taşır
bakan gözlere ve oradan süzülür doğruca kalplere.İşte bu yüzdendir
ki gülümsemenin bittiği yerde biter sevgi de diğer herşeyde...
Yalnızca dudakların hınzır bir oyunu değildir bu sihir gözlerde
katılmalı işin içine.Ah o zaman dokunmayın bakanın keyfine.Hafifçe
kısılıp ardından ışıl ışıl parlayan ve etrafa huzur saçan gözler...
Herkese yakışır gülmek demeyeceğim bence saçma çünkü.Herkese
yakışır mı hiç o canım gülümsemek.Bazılarında eğreti durur yani
eski bir şarkı da olduğu gibi " bir kızıl goncaya "benzemez her
dudak.Kimi dikenlerle dolu bir kaktüse benzer.Bu ağız kıvrılsa da
diken kıvrılmasa da.
Gözleri haince sinsice bakıyorsa parlayınca
ancak avını parçalamaya hazır bir kartal kadar ürkütücü olabilir.
Nerede bir başka şarkıda anlatıldığı gibi " gülünce gözlerinin içi
gülüyor, kendimi senden alamıyorum" dedirten gözler nerede bu
insanın ürküp kaçası gelen gözler...
Bir gülüş ki sıcacık olmalı içini ısıtmalı, akmalı sonra ılık ılık
içine en derinlerine.Yüreğinin en ıssız en tenha yerlerinde kılcal
damarlarında dolaşmalı.Zehir gibi çabucak yayılmalı tüm bedenine.
Ruhunun en soğuk en aşılmaz duvarlarını delip,en sağlam en sert
zincirlerini kırmalı.Olmazlarını oldurup yıkılmazlarını yıkmalı...
Bir gülüş ki varlığı cennetin,yokluğu cehennemin olmalı.Cenneti
ister gibi özler gibi istemelisin özlemelisin.
Yokluğunda kaybolup varlığında bulmalısın kendini ve geçmişte
yitirdiklerini.Yıllarını, sevdiklerini,aşkını,anneni,çocuğunu,
gençliğini,anılarını,geleceğini,renkleri,heyecanını,umutlarını...
Tüm yitirdiklerinden bir parça olmalı bu gülümsemede onları geri
getirmişçesine sevindirmeli.
Yaralarının üzerinde gezinmeli iyileştirinceye kadar sabırla
yılmadan pes etmeden kanatsada acıtmadan.Uyuşturmalı bir nevi
unutturmalı kederlerini, kaderini, kahırlarını...
İçine içine akmalı gülüş dediğin, gülümsemek dediğin.
İçine işlemeli nakış nakış, renk renk...
Bağın olmalı,yangının olmalı,yağmurun olmalı,yolun olmalı...
Birinin bağı olmak, canı olmak, yari olmak,ait olmak için gülümse.
Birinin umudu olmak,yarını olmak,ışığı olmak için gülümse.
Birinde bir olmak için gülümse.
Erteleme...
Gülümse hadi bekletme...
Dudakların hafifçe hoş bir biçimde iki yana kıvrılması gibi tarif
edilse de daha derin anlamlar taşır gülümsemek.
Birçok arkadaşlık, dostluk hatta aşk gülümsemekle başlar...
Öyle sihirlidir ki dudakların kıvrılması her kıvrım ayrı mana taşır
bakan gözlere ve oradan süzülür doğruca kalplere.İşte bu yüzdendir
ki gülümsemenin bittiği yerde biter sevgi de diğer herşeyde...
Yalnızca dudakların hınzır bir oyunu değildir bu sihir gözlerde
katılmalı işin içine.Ah o zaman dokunmayın bakanın keyfine.Hafifçe
kısılıp ardından ışıl ışıl parlayan ve etrafa huzur saçan gözler...
Herkese yakışır gülmek demeyeceğim bence saçma çünkü.Herkese
yakışır mı hiç o canım gülümsemek.Bazılarında eğreti durur yani
eski bir şarkı da olduğu gibi " bir kızıl goncaya "benzemez her
dudak.Kimi dikenlerle dolu bir kaktüse benzer.Bu ağız kıvrılsa da
diken kıvrılmasa da.
Gözleri haince sinsice bakıyorsa parlayınca
ancak avını parçalamaya hazır bir kartal kadar ürkütücü olabilir.
Nerede bir başka şarkıda anlatıldığı gibi " gülünce gözlerinin içi
gülüyor, kendimi senden alamıyorum" dedirten gözler nerede bu
insanın ürküp kaçası gelen gözler...
Bir gülüş ki sıcacık olmalı içini ısıtmalı, akmalı sonra ılık ılık
içine en derinlerine.Yüreğinin en ıssız en tenha yerlerinde kılcal
damarlarında dolaşmalı.Zehir gibi çabucak yayılmalı tüm bedenine.
Ruhunun en soğuk en aşılmaz duvarlarını delip,en sağlam en sert
zincirlerini kırmalı.Olmazlarını oldurup yıkılmazlarını yıkmalı...
Bir gülüş ki varlığı cennetin,yokluğu cehennemin olmalı.Cenneti
ister gibi özler gibi istemelisin özlemelisin.
Yokluğunda kaybolup varlığında bulmalısın kendini ve geçmişte
yitirdiklerini.Yıllarını, sevdiklerini,aşkını,anneni,çocuğunu,
gençliğini,anılarını,geleceğini,renkleri,heyecanını,umutlarını...
Tüm yitirdiklerinden bir parça olmalı bu gülümsemede onları geri
getirmişçesine sevindirmeli.
Yaralarının üzerinde gezinmeli iyileştirinceye kadar sabırla
yılmadan pes etmeden kanatsada acıtmadan.Uyuşturmalı bir nevi
unutturmalı kederlerini, kaderini, kahırlarını...
İçine içine akmalı gülüş dediğin, gülümsemek dediğin.
İçine işlemeli nakış nakış, renk renk...
Bağın olmalı,yangının olmalı,yağmurun olmalı,yolun olmalı...
Birinin bağı olmak, canı olmak, yari olmak,ait olmak için gülümse.
Birinin umudu olmak,yarını olmak,ışığı olmak için gülümse.
Birinde bir olmak için gülümse.
Erteleme...
Gülümse hadi bekletme...
Nilgün Vurgun…

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder