BİR DİĞER MEKTUP -
Canım evlatlarım babanız sizi çok sevdi.Siz benim hep
kalbimde,hep aklımda,baktığım her şeydeydiniz.Artık ömrümün son demlerimi
yaşadığımın farkındayım ve size belki de bu son mektubu yazıyorum.Size
göğsünüzü gererek babam diyebileceğiniz bir baba olamadım, aksine sadece utanç
duyup babam yok,öldü dediğiniz bir baba oldum.Sizlerden, annenizden ayrı
yaşamanın acısının yanına bir de sizi bir daha göremeyecek olmanın acısı
eklenince bana bu yer değil kendi kalbim zindan oldu,aldığım her nefes haram
oldu.Keşke zamanı geri getirebilseydim, işte o zaman kimbilir belki şu an
sizler yanımda, torunlarım kucağımda olurdu.Ah o akşama geri dönebilsem ne çok
şeyi değiştirirdim birkaç saniye içinde:
Babaanneniz o akşam bizdeydi.Anneniz yemekte balık pişirince
rakıyı da açıvermiştim her zaman ki gibi sofraya.Biraz da fazla kaçırmıştım
işlere güçlere can sıkıntısından.Babaannelnizle de biraz tartışmıştık.O haklıydı
elbet fakat o gün öyle düşünmüyordum.Fazla üstüme geliyordu.Durmadan benim daha
doğru düzgün bir iş bulmamı, içkiyi bırakmamı söyleyip duruyordu.Ben fazla
uzatmadım ne de olsa büyüğümdür dedim sustum.Biz bu kültürle büyümüştük.Birşey
daha vardı kültürümüzde,yani dedelerimizden atalarımızdan gördüğümüz buydu.Daha
küçücükken silah kullanmayı öğretirlerdi bize.Silahı olmayana adam denmezdi
bizim oralarda.Alışkanlıktı yirmi yaşımdan beri de taşırdım yanımda fakat bir
yandan da “ Allah kullandırmasın” derdim yine de.O akşam yemekten sonra
televizyon izlerken babaanneniz fenalaştı ve hemen arabaya bindirdim hastaneye
götüreyim dedim.Yolda daha da kötüledi durumu Camları açtım hava alsın
diye.Bastım gaza.Alkolünde etkisiyle sağa sola yalpalıyordum.Derken içinde genç
züppeler diye düşündüğüm zavallı çocukların olduğu bir arabanın aynasına çarpıp
kopardım.Aynı anda uğultu gibi bir ses duydum onlardan “ o çocuğu ne
yapıyorsun” .Neye uğradığımı şaşırdım.Arabayı üstlerine sürdüm
durdular..Arabadan inip anneciğimi bırakıp yanlarına giderken onlarda bana
doğru geliyorlardı.Yüzlerini seçemiyordum.Hangisinin zavallı hasta anneme küfür
ettiğini de bilmiyordum.Rastgele ateş ettim mermiler bitene dek, onlara denk
gelip gelmediğine bile bakmadan arabaya binip annemi hastaneye yetiştirdim.O
akşam o kurtuldu fakat ben onu sadece iki defa daha görebildim.O öldürdüğüm
çocuk ve genç kız, tekerlekli sandalyeye mahkum olan çocuk hergün kabusum olur
beni uyutmaz hala.Allah’a onlar için de sizler içinde dua ederim hep.Tam otuz
yıl oldu.Sizler daha ilkokula yeni başlamıştınız.Şimdiyse koca koca
çocuklarınız var.Anneniz ben hapishaneye girdiğimde terk etti beni.Sizleri de
bir daha hiç görmedim.Elimde o akşam cüzdanımda olan fotoğaflarınızdan başka
hiçbirşeyim yok.Babaanneniz iki kez geldi ziyaretime sonra o da vefat etti bir
sonraki kalp krizinde.Yaşadığım vicdan azabıyla ölüden farksız baktım şu
duvarlara.Ölüden farksız yaşadım yaşamaksa bunca acının üstüne kurulmuş bu
parmaklıklarla.Yıllardır kokunuza hasret kaldım.Sizden ilk ve son ricam, bir
baba olarak değil sadece ölmek üzere olan yaşlı bu adamın birkez olsun
torunlarını görmesidir ve onlara asla ama asla başkalarının demesiyle adam
olunmayacağını söylemek isteyişidir.Evlatlarım ben o gençlerin hayatlarıyla
birlikte kendimi de gömdüm.Otuz yıl daha bekleyemez bu beden.
Birbirini tamamlayan ikinci örnekten sonra sanırım tote modeli daha iyi anlatabilmişimdir.
NİLGÜN VURGUN
2013

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder