Merhaba;
Bugün biraz annelikle ilgili yazmak
istiyorum. Bugüne dek yüzlerce, binlerce makale, kitap yazıldı, yüzlerce film
çekildi. Anneliği anlatan binlerce anne oldu. Önemi yok. Çünkü ne kadar
anlatılırsa anlatılsın her anne farklıdır ve her çocuk da öyle. Yeryüzünde
yaşayan insanların sayısı kadar farklı ebeveynler ve bir o kadar da çocuk
farklıdır.
Her anne elbette çocuğunun mutlu, sağlıklı,
huzurlu olmasını ister. Çocuklarımızı çok seviyoruz evet. Fakat farkında olarak
ya da olmayarak ne çok yanlış yapıyoruz onları büyütürken. Bu durumun en kötü
yanı en az 20 yıl sonra anlayabiliyoruz yanlış mı yoksa doğru mu yaptığımızı.
Örneğin kek pişiriyoruz ve en fazla bir saat sonra kekin iyi olup olmadığını,
eksiklerimizi ya da fazla koyduğumuz malzemenin tadını bozduğunu
anlayabiliyoruz. Bir eve taşınıyoruz ve en fazla birkaç ay içinde komşulardan,
evin içinin kullanışlı olup olmamasından, o evin doğru ya da yanlış karar
olduğunu anlayabiliyoruz. Daha önemli bir konu mesela bir adamla tanışıyoruz,
aşık olup evleniyoruz ve en fazla bir yıl içinde kararımızın doğru mu yanlış mı
olduğunu anlayabiliyoruz. Bunun gibi yüzlerce örnek verilebilir. Oysa söz
konusu çocuklarımız olduğunda, ancak büyüyüp yetişkin olduklarında
anlayabiliyoruz malzemenin oranlarını tam tutturup tutturmadığımızı, eksik
yaptıklarımızı ya da fazla eklediklerimizi!
Kendi adıma konuşmam gerekirse daha bir yıl
öncesine kadar anneliğimle gurur duyardım. Hatta en bunaldığım zamanlar da bile
" Olsun, hiçbir şeyde başarılı olmasam bile ben iyi bir anneyim ve bu bana
en güzel başarı" derdim. Aslına bakarsanız bu konuda fazlaca şımarmış
olduğumu düşünebilirsiniz ve haklısınız öyleydim. Sanki dünyanın en mükemmel
annesi benmişim gibi hissediyordum. Bu duruma neden olan sadece benim egom
değildi. Beni fazlasıyla şımartmışlardı.
Oğlumun arkadaşları bize geldikleri zaman
" Keşke benim annem sen olsaydın" deyip sarılırlardı. Evlerine
gittikleri zaman annelerine günlerce " Arkadaşımın annesi o kadar mükemmel
bir anne ki, keşke sende onun gibi olsaydın, o zaman seni daha çok
severdim" diyorlardı. Her zaman diğer çocukların annelerinden,
arkadaşlarımdan tepki alırdım bu yüzden. " Sana geldikten sonra, seni ve
oğlunu gördükten sonra bizi beğenmiyorlar, anne böyle olmaz deyip duruyor ve
çileden çıkarıyorlar" derlerdi.
Elbette en önemlisi de oğlum konuşmayı
öğrendiğinden geçen yıla dek daima benim harika bir anne olduğumu, dünyada ki
en iyi anne olduğumu, benimle gurur duyduğunu, ne kadar çok sevdiğini anlatıp
dururdu. Karşılığında ona ne zaman " Hayır ben mükemmel anne falan
değilim, sadece çocuğunu çok seven sıradan bir anneyim, benim de hatalarım,
yanlışlarım vardır" dediğim de ise " Sen dünyada var olabilecek en
mükemmel annesin ve hiç hatan ya da yanlışın yok, sen en iyi annesin" der
ve sarılırdı.
İşte hem etrafımda ki çocuklar ve anneleri
hem de kendi oğlumdan duyduğum bu sözler beni şımartmış olabilir. Aslında buna
şımarmak demeyebiliriz. Sadece yıllarca bana bunlar söylendi ve inandım. Evet
gerçekten sürekli duyduğum sözler ve en çok da oğlum inandırdı beni "
Dünyanın En İyi Annesi" olduğuma.
Son birkaç aydır kendimi sorgulamaya başladım
ve hiç de mükemmel olmadığımı aksine ne kadar çok hata yapmış olduğumu gördüm.
Açıkçası bir kez daha olsa çoğu şeyi yine aynı yapardım fakat bazılarını asla
yapmazdım. Bunu da bana gösteren ve anlamam için defalarca farklı şekillerde
öğreten yine oğlum oldu.
Şimdi daha uzun yazıp sizi sıkmak
istemiyorum fakat annelikle ilgili daha çok yazılarımı sizinle paylaşmaya devam
edeceğim sanırım. Hatalarımın nasıl farkına vardım? Hangi yanlışları yapmışım?
Doğrularım nelerdi? Bunların cevabını hala tam olarak bildiğimi iddia edemem
fakat en azından bulmaya çalışıyorum.
Annemin her zaman dediği gibi " Annelik
en zor meslek" diyebilirim. Belki de haklıdır.
Tüm annelere sevgilerimle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder