Belirsizlikler,bilinmezler karşısında daima en kötü senaryoları üretir,onları gerçek algılayan beynimizde evirip çevirir ve sürekli kapalı bir çemberin içinde tıpkı fareler gibi hiç durmadan, yüzlerce binlerce kez döner durur düşüncelerimiz.
Nihayetinde zihnimiz ve sayesinde bedenimiz de yorgunluktan öylece koltuğa kendini atıp,günlerce uyumak,tüm belirsizlikler bitince , herşey olması gerektiği yere varıp da, çember kırılıp durunca uyanmak ister.
Her gece " Bu gece erken uyuyup, sabah erken uyanacağım" diye kendimize verdiğimiz söz,güneş yüzümüze vurup da, hala yatakta bir sağa bir sola dönüp uyumaya çalışırken uçup gidiverir.Tam " Zaten sabah oldu,kalkıp bir fincan kahve içeyim ve günü geçireyim" dediğinizde uyuyup kalırsınız ve uyandığınızda akşam yemeğini yetiştirmek için birkaç saatinizin kalmış oluşundan nefret ederek biten güne başlarsınız.
Geceler kabus gibidir.Uyuyan insanlara bile sinir olabilirsiniz.Siz uyumazken onlar nasılda rahat rahat uyuyabiliyorlar?Bu haksızlık!Hem de büyük haksızlık!
Keşke biri siz uyuyana kadar uyumasa,öylece başucunuzda oturup beklese."Bir kerecik de ben önce uyusam,bir kerecik..." diye diye öfkelenirsiniz çevrenizde ki insanlara yada hayallerinize.Bazen yaşınız kaç olursa olsun uyutulmak istersiniz bebekler gibi,Elinizi tutsun, sarılsın,şarkılar mırıldansın,hikayeler anlatsın yada isterse hiç konuşmasın, kımıldamasın fakat yanınızdan gitmesin siz uyumadan.
En fazla görebileceğiniz muhtemelen sadece 40 derece ateşiniz varsa " Hastaneye götüreyim mi" yada " bir uyku ilacı iç" duyabileceğiniz tek söz olabilir.
Hayat bazen zorlar insanı! Bazen de insan insanı..
Nilgün Vurgun
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder